15 Mart 2012 Perşembe

ULAŞTIRMAK İSTEDİĞİM BİR MEKTUBUM VAR

                                  



                                                     Merhaba,
    Bu merhabayı sana yıllar önce söylemeliydim,cesaret edemedim işte.
Hatırlar mısın,birgün sen yine böbürlenerek canlarını yaktığın kızları anlatıyordun.Bense ayakkabılarımın sıktığını söylemeye cesaret edemediğim bir yaşta ve bu yaşın verdiği masumiyetle seni anlamaya çalışıyordum.'Hepsi uzun saçlıydı'dedin.Ben o günden beri saçımı hiç kestirmedim.Hiç kimseye dokundurtmadım.Sanki her dokunduğumda saçımdan bir tel dökülürdü ve o tellerin herbiri hayallerim gibi gelirdi bana.Bu yüzden ben de dokunmadım,toplamadım,hep korudum.
 Kimi insanlar bunun bir takıntıya döneşebileceğini,arada bir boşvermem gerektiğini söyledi.Saçım her uzuvumla uyum içindeydi;çünkü o aslında sendi.Belki de bu yüzden-seni boşvermediğim için-hata yaptım.Kıyamadım saçıma.Canını yakamadım,ihanet edemedim sana.
             Ben ve saçım oturduk bir banka ve seni bekledik.Her mevsim koştu önümüzde sen gelmedin.Bekledim,bekledim ve sen gelmedin.
            Birgün kalktım o banktan ve saçıma baktım.Hiç olmadığı kadar kırık doluydu ; can kırığı,hayalkırıklığı... Hiç olmadığı kadar koyuydu ; yanımda sen yokken baktığım gökyüzü kadar koyuydu.
                   Bil bakalım ne yaptım?Aldım en keskin makası ve kestim saçımı.
Sana bu mektubu yazarken ve saçımı kargo kutusuna koyarken çok ağladım ; çünkü hiçbir zaman gönderemeyeceğimi biliyordum.Ama saç tutamları teker teker ayakuçlarıma düşerken hiç ağlamadım.Annemin söylediği gibi ; elbet birgün  başkası için bir kez daha uzayacak bu saçlar.